Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürü Dr. Harun Tüysüz ve beraberindeki heyet Macaristan, Çekya ve Danimarka’da ilk ve ortaokullarda incelemelerde bulundu.
Danimarka’daki okulları gezen Tüysüz, Türkiye’ye dönmeden önce iskandinayva.com’a Türkiye ve incelemelerde bulundukları 3 ülkedeki eğitim sistemleri ile ilgili görüşlerini değerlendirmelerde bulundu.
Davut Çolak: Danimarka’ya geliş sebebiniz ve geziniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Harun Tüysüz: Erasmus projesi kapsamında buraya geldik. Bu proje kapsamında üç tane haraketlilik planlamıştık. İlki Macaristan, ikincisi Çekya, üçüncü olarak ise Danimarka’yı planlamıştık. İlk hareketliliğimizde Macaristan’ın Budapeşte şehrinde arkadaşlarımızla bir Digital Çağda Yenilikçi Eğitim kursu aldık. Eğitimde dijital teknolojinin nasıl kullanılacağıyla ilgili olarak çalışmalar planladık. Sonrasında oradaki tarihi turistlik yerleri gezdik. Daha sonraki aşama olan Çekya’nın Prag şehrinde okulda işbaşı gözlem yaptık. Hem kendi eğitim sistemimiz hem de oradaki eğitimi karşılaştırmasını yaptık. Son olarak Kopenhag’da yine aynı kapsamda İshøj’da bulunan bir okula geldik. İlk basamak olan 0-9 arasında ki bir okul. Ana amaç buradaki öğrenci davranışları, öğretmenlerin ders anlatımları, derste teknolojiyi nasıl kullandıklarıyla ilgili bir gözlem yapmaktı. Ayrıca idari yapıyıda incelemek istedik. Tüm bu gözlemlerimizi dönünce rapor haline getirip aynı zamanda bilimsel bir makale haline getireceğiz inşallah.
Davut Çolak: Ne gibi farklılıklar gördünüz. Hangilerini Türkiye’de uygulayabilirsiniz?
Harun Tüysüz: Türkiye ile buranın çok farkı yok. Özellikle Maceristan ve Çekya’da ki gözlemlerimizden gördüğümüz dijitalleşme olarak ülkemizin çok daha ilerde olduğu. Burada da başa baş diyebiliriz. Burada kullanıldığı gibi aynı şekilde bizim okullarımızda da teknolojinin kullanımı yaygın. Öğretim materyallerine baktığımız da aynı şeyleri kullanıyoruz. Ama ders işleme metodlarında biraz farklılık gözlemledik. Çekya’da öğretmen daha ön plana çıkıp aktif bir rol alıyor. Burada ise öğretmenlerin sınıf yönetimine hakim olmadıklarını gözlemledik. Ama buranın da eğitim anlayışı böyleymiş. Çocuklarla sohbet eder gibi çok sessiz bir şekilde eğitim veriliyor. İdari yapıları dikkatimizi çekti. Okulları bağımsız. Tamamen kendi bütçesi üzerinden kararlar verip uygulayabiliyor. Program olarak Türkiye’dekinden farkı ise ana bir programları var ama bunun içinde esnek bir yapıya da sahip. Öğretmen kendine göre programı esnetebiliyor.
Davut Çolak: Burada ki okullarda yeşil alan bir hayli fazla. Ama Türkiye’de özellikle de İstanbul’da bu büyük bir sorun. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Harun Tüysüz: Bu konuyu şöyle düşünmemiz lazım. Gezdiğimiz ülkelerde nüfus çok az ama ülke toprakları nüfusa oranla daha geniş. Yani nüfus yoğunluğu daha az. Ama İstanbul 16 milyonluk büyük bir metropol. Dolayısıyla orada her bir metrekarenin kıymeti büyük. Öğrenci nüfus yoğunluğu çok fazla olduğundan binalarımızı mecburen katlı yapmak durumundayız.
Davut Çolak: Burada eğitim çok fazla ezbere dayanmıyor. Türkiye’de biraz ezbere dayanıyor diyebilir miyiz?
Harun Tüysüz: Türkiye’de eğitim sistemi 2000’li yıllardan önce ezbere dayalıydı. 2005 yılından itibaren yeni bir sisteme geçildi. Öğrenci merkezli bir sisteme geçildi. Yani bizde de buradaki mantık geçerli gibi. Ezber mantığından uzaklaşıldı. Ama şunu da ifade etmem gerekiyor. Bizim eğitim programımız daha yoğun. Burada ise biraz daha sakinleştirilmiş. Bu konuyu görüştüğümüz de yoğunlaştırılmış programın lisede olduğunu söylediler. Lise gözlemi yapmadığımız için bu konuda yorum yapamıyorum. Yani burada ilk 9 yaş grubunda biraz seyreltilmiş müfredat varken bu bizde biraz daha yoğun.
Davut Çolak: Salgın döneminde insanlar evden eğitim aldı. Sonrasında bu açığı nasıl kapattınız?
Harun Tüysüz: Salgın Dünya genelinde 2020’nin Mart ayında başladı okulların kapanması. Bizim ülkemizde de 2020’nin Eylül ayından itibaren planlama yaptık ve Dünya geneline göre çok fazlasıyla öne geçtik. Dijitalleşme açısından ülkemizde öğretmenlerimiz öncesinde eğitim almış ve bu konuda öndelerdi. O yüzden büyük sorunlar yaşamadık. Ayrıca şu açıdan da bakmak gerekiyor. Burası 5 milyonluk bir ülke ve muhtemelen 200 bin civarında öğretmen vardır. Ama bizim ülkemizde 1 milyon öğretmen var. Bir milyonluk bir camiayı buna hazırlamak gerçekten büyük bir başarıydı ve bunu biz gerçekleştirdik.
Davut Çolak: Son olarak neler söylemek istersiniz. Burada gördüğünüz farklılıklardan en çok beğendiğiniz neydi.
Harun Tüysüz: Bu program kapsamında üç tane Avrupa ülkesi gezdik. En gelişmişi olarak da Kopenhag diyebiliriz. Ama gördüğümüz bizim ülkemiz buralardan geri bir durumda değil. Hatta bazı noktalarda daha da ilerdeyiz. Farklı olarak gördüğümüz ise okulun kendine ait bütçesinin olması ve okul idaresinin bağımsız karar vermesi güzel bir şey. Ülkemiz de ise özellikle 0-8 yaş grubu için okul bazlı bütçelemeye geçiş yapılmaya başlandı. Bu sene ilk olarak uygulandı. Lise kısmında orta öğretimde kısmen vardı zaten bu. Sadece şu fark var. Burada bütçeyi veriyor, okul idaresi personel dahil her şeyi planlıyor. Bizde ise personel kısmı ve diğer kısmı devletimizden karşılıyordu. Ama personel hariç diğer kısımlar okullarımıza verilmeye başlandı. Yani geçmişte Avrupa’da eğitim bizden iyi söylemi artık geçerliliğini yitirmiş durumdadır. Biz daha ilerdeyiz diyebiliriz. Hatta bu proje kapsamında buradan kimi arkadaşlarımızın gelip bizim eğitim sistemimizi gözlemlemesi de var. Bu da Ekim sonu veya Kasım gibi gerçekleştirilecek. Bundan sonra bu çalışmayı biz raporlaştırıp akademik bir makale olarak yayınlayacağız. Orada bu sonuçları net bir şekilde yazacağız zaten.
Davut Çolak: Son olarak Kartal özelinde neler söylemek istersiniz?
Harun Tüysüz: İstanbul’da 3 milyon öğrenci var. Kartal’da ise 80 bin öğrenci bulunmakta. Bu 80 binin içinde 10-12 bini özel okullarda eğitim gören öğrencilerimiz. Gerisi devlet okulları. Genele baktığımız da Kartal’daki eğitim seviyesi ilk sıralarda yer almaktadır. Kartal çok şanslı bir ilçe. Bunu katıldığım tüm programlarda ısrarla söylüyorum. Çünkü oturmuş bir eğitim sistemini çok önceden yapmıştır. Bunun nedeni ise Kartal Anadolu Yakası’nın en eski ilçelerinden olması. Ana merkez aslında Kartal’dır. Bu merkez oluşunu da bir şekilde Kartal avantaja çevirmiş. İlçemizde tam gün eğitim verilmektedir. Akademik başarısı olan öğrencilerimiz çok fazla. Buda bizim eğitimimizin niteliğini arttırmış oluyor.
Davut Çolak: Teşekkürler
Harun Tüysüz: Ben teşekkür ederim.